Monday, April 7, 2008

FAR CRY 2

2004 Mart�ına bir geri dönelim. Yediğimiz bir roket ile birlikte kendimizi cennet gibi bir adada buluyorduk. Tam �Böyle rokete can kurban� diyecekken, aslında cehennemin tam ortasına düştüğümüzü anlıyor ve çıkmak için mücadele vermeye başlıyorduk. CryTek�in muhteşem Cry Engine�ı ile geliştirilmiş olan FarCry�dan bahsediyoruz. Kimse ondan böyle bir patlama beklemezken, o zamanın en fazla oynana yapımlarından birisi haline gelmişti. 4 senelik bir aranın ardından, FarCry 2 ile buluşmaya hazırlanıyoruz. Teknolojiden nasibini sonuna kadar alacak, hem grafiksel hem de yapay zeka namına çok önemli getirileri olacak. Bu arada hemen belirtelim; olayın sorumluluğunu bu sefer Ubisoft Montreal almış durumda.

Başka bir cehenneme

FarCry�da macera yaşadığımız o güzel ada, yerini bu sefer Afrika�nın tehlikeli çölleri, savanları, ormanları ve yerleşim yerlerine bırakıyor. İlkiyle bağlantısı olmayan bambaşka bir hikaye içerisinde olacağız. Afrika kökenli iki savaş topluluğu var ve bunlar birbirleriyle çatışma halindedirler. Başlarken, istediğimiz asker türünü seçerek, bu savaş birliklerinden istediğimize hizmet etme şansına sahip oluyoruz. İster ikisine de düşman hareket edebilir, istersek birine ya da her ikisine birden dostça davranabiliriz. FarCry 2�nin en önemli özelliklerinden birisi olarak, atacağımız her adım ve yapacağımız her hareketin, oyuna direkt olarak etkisini söyleyebiliriz. Herhangi bir birliğe yardım ettiğimizde ya da düşman davrandığımızda, oyunun senaryosu buna göre değişecek ve olayların seyri daha farklı olacak. Bu sadece seçimlerimize bağlı değil, savaş sırasında yaptığımız hareketlere de bağlı olacak. Ters bir hareketimiz bize pahalıya mal olabilir, ya da kritik kararlarımız ile kendi hayatımızı kurtarmış olabiliriz. Yalnız, asıl olay The Jackal isimli esas elemanı bulma üzerine gelişiyor. Bu elemanın en önemli özelliği, her iki savaş birliğine de silah tahsis ediyor olması.

Özgürlüğümüz sadece vereceğimiz kararlar çerçevesinde değil, koskoca bir harita üzerinde hareket edeceğiz ve görevlerimize dilediğimiz yoldan dilediğimiz şekilde ulaşma şansına sahip olacağız. Yaklaşık 50 km karelik bir oyun alanı var. Yapımcıların bize bu konuyla ilgili verdiği bir müjde var; bu koca harita üzerinde gezinmemiz sırasında her şey sabit diskimizden direkt olarak okunacak ve bu da hiçbir yükleme ekranı ile karşılaşmayacağımız anlamına geliyor. Bize yardımcı olmak üzere, yanımızda pusulamız ve haritamız da olacak.

Ubisoft Montreal, geliştirmiş olduğu yeni nesil grafik sistemini, FarCry 2 ile birlikte beğenimize sunacak. Bu grafik motoru tam bir gelişim abidesi. Öncelikle, hava şartlarının gerçek zamanı olarak oyuna yansıdığını görebilecek, gerekirse saldırı stratejilerimizi bu şartları göz önünde bulundurarak değerlendirebileceğiz. Rüzgar çıktığını var sayalım, etrafı ateşe verdiğimizde, alevlerin rüzgarın yönüne ve şiddetine göre yayıldığını görebileceksiniz. Buradan çıkartabileceğimiz bir başka sonuç ise, çevreye hasar verebileceğimiz. Otları ve ağaçları tutuşturabilecek ya da etrafa kalıcı hasarlar uygulayabileceğiz. Gerçek zamanlı olarak gün ve gece geçişleri yaşanacak. Gündüz ne kadar ortalıkta olursak, gece de gizlenebilmemiz için biçilmiş kaftan olacak. İstersek kendimize tenha bir yer bulup, burada dinlenebilecek, gecenin gelmesini bekleyerek kendimizi daha rahat gizleme şansını elde edebileceğiz.

Audiosurf(PC)

Hanım, sörf tahtam nerede?

Ben de bindim bir uzay gemisine ya da bir hovercraft’a benzeyen aracıma, açtım en sevdiğim şarkımı ve düştüm yollara. Şarkı bitene kadar karşılaştığım yoğun trafikten kurtulmak için yapmam gereken tek şey ise aynı renkte olan blokları yan yana ya da alt alta getirmeye çalışmak. Bunu yaparken tek dikkat etmem gereken şey ise trafiği oluşturan blokları biriktirdiğim sütunları taşırmamak. Biraz kamaşık mı geldi, o zaman önce oyuna genel bir bakış atalım ve daha sonra oynanış hakkındaki detayları inceleyelim.

Oyunu açtığınızda önce küçük bir menü karşılıyor sizi. Burada, oyna(play), yapım ekibi(credits) ve çıkış(exit) olmak üzere 3 seçenek var. ‘Play’e basıp oyuna giriyoruz. Karşımıza çıkan ekranda karakter seçimi, oyun ayarları, yarattığınız kullanıcı hesabınıza girişi yapabiliyoruz. Oyuna başlamadan önce ayarlara kısaca değinmek istiyorum. Seçenekler(Options) butonuna tıkladığınızda karşınıza oyunun ayarlarını yapabileceğiniz menü geliyor. Bu menüde fare hızını, ses efektlerini(volume), ekran çözünürlüğünü, grafik detayını, renk seçimini ve özel ekran efektlerini seçebiliyoruz. Burada en önemli olan seçenek grafik detayı. Detayı düşürdükçe yol etrafındaki görseller azalıyor ve performans artıyor. Bunun dışında çeşitli ekran efektleri ve renk seçimleri görsel açıdan oyuna artı puan kazandırıyor.

Hmm bugün deniz çok güzel görünüyor

Görsel açıdan Audiosurf bekleneni veriyor diyebiliriz. Quest 3D motoruyla hazıralnmış olan Direct 3D tabanlı rendering sistemi göze oldukça hoş görünüyor ve sisteminizi pek zorlamıyor. Modellemeler, renk seçimleri ve yolun etrafındaki manzara, objeler bir ritim oyunu için gayet hoş tasarlanmış. Kaplamalar ve ekran efektleri ise oyunun havasını asıl yansıtan öğeler olarak başarılı bir şekilde karşımızda duruyorlar. Ayrıca bolkları topladıkça ve müziğin ritmine göre aracın, çevre objelerinin, vs… rengi dinamik bir şekilde değişiyor. Bu da oyuna oldukça neşeli bir hava katıyor.

Bir müzik, ritim oyununun ses konusundaki başarısızlığı, o oyunun genel anlamda da başarısızlığı demek olur. Audiosurf ses konusunda oldukça başarılı. Gerek kendi müzikleri olsun, gerek diğer oyun içi ses efektleri olsun gayet özenli ve güzel hazırlanmış. Blokları toplarken, puan kazanırken, vs… için tema olarak hazırlanmış belli başlı ses efektleri var. Bu temalardan herhangi birini seçerek oyunun gidişatında duyacağınız seslere çeşitlilik getirebiliyorsunuz. Oyunun neredeyse her ses formatını çalabilmesi ise büyük bir artı.

No comments: